Kılıçdaroğlu, Hürriyet yazarlarına konuştu: İmamoğlu’na kızgın değilim
14 Mayıs seçimlerinin ardından CHP’de ‘değişim’ tartışması başlamış, Kemal Kılıçdaroğlu’na görevi bırakması için çağrılar yapılmıştı.
Hürriyet yazarlarının sorularını yanıtlıyor Ekrem İmamoğlu’na ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı’na kızgın olmadığını söyleyen Kılıçdaroğlu, “Dünyanın hiçbir yerinde üst üste 10 kez mağlup olan bir teknik direktör 11. maçına çıkmaz. İstifa çağrılarına ne dersiniz?” sorusuna ise şöyle yanıt verdi:
“Galatasaray’ın, Fenerbahçe’nin, Beşiktaş’ın, Trabzonspor’un teknik direktörü olarak birini diğerini yenmeye çalışmıyorum; Aksine taraftarları bir araya getirmeye çalışıyorum. 10 cephede yaralanan komutan savaşa devam edecek mi? Evet, yapabilir/gerekir. CHP Genel Başkanı olmasam da mücadeleden asla vazgeçmeyeceğim.”
Kılıçdaroğlu’na sorulan sorular ve yanıtları şöyle:
-Ahmet Hakan: 2015 seçimi, yüzde 48/52 istikrar… 2018 seçimi, yüzde 48/52 istikrar… 2023 seçimi, yüzde 48/52 istikrar… Bu açıdan baktığınızda seçim sonuçlarını nasıl yorumluyorsunuz? Değişmeyen bir istikrara takılıp kaldığınız görüşü hakkında ne düşünüyorsunuz? Bu istikrar “Arkamızda 25 milyon oy var” cümlesinin değerini azaltmıyor mu?
Kılıçdaroğlu: Önceki seçimlerin hiçbirinde, gerçekten yüzde 48’lik bir birleşik oy oranımız yoktu. Muhalefet burada birliğin değerini kavrayamadı. Aslında 2023 yılında sadece 6 masa kurmadık; 25 milyonluk bir masa kurduk. Farklı renklerin “Zulme karşı, diktatörlüğe karşı birlik olalım”, “Türkiye’yi ayağa kaldıralım” dediği bir tabloydu. Bu benim tüm itirazlara rağmen ısrar ettiğim bir hedefti. AK Parti’nin oy oranının yüzde 49’dan yüzde 35’e düştüğü unutulmamalıdır. Siyasi iktidar, bahsettiğiniz seçim dönemleri de dahil olmak üzere hemen hemen tüm seçimlerde kamu kaynaklarını acımasızca ve kabaca kullandı. Tehdit, şantaj, kayırmacılık ve dezenformasyon yoluyla kamu otoritesini seçmenler ve muhalefet partileri üzerinde tahakküm aracı olarak kullanmaktan çekinmemiştir. Sonuç olarak 2019 yerel seçimlerinde tüm metropollerde seçimi hızla kaybetti.
– Sedat Ergin: Şimdi geride bıraktığımız milletvekilliği ve cumhurbaşkanlığı seçimlerinin sonuçlarına baktığınızda, seçim sürecinde izlediğiniz strateji ve taktiklerde hangi hataları yaptınız? Bu sonuçlara göre neyi farklı yapardınız?
Kılıçdaroğlu: Kampanyanın dili, üslubu, ahlaki ve dürüst iletişimi konusunda herhangi bir yanılgıya sahip olduğumuzu düşünmüyorum. Ancak şunu samimiyetle söyleyebilirim ki, yıllar önce başlattığımız ve bize çok değerli kazanımlar sağlayan kanaat önderleri toplantılarını sayıca daha çok yapmalıydık. Hele siyasi iktidar aleyhine olabilecek bir seçim sonucunu “darbe girişimi” olarak nitelendirince, benim “şehirli modern muhafazakârlar” tarafından fırsat olarak nitelendirdiğim toplumsal kesimde bir endişe oluştu. Onlarla daha yakın bir ilişki kurarak yaşadıkları bu kaygıyı hafifletebilirdik. Ancak seçim kampanyası sürecinde bu mümkün olmadı.
– Abdülkadir Selvi: İmamoğlu’na kızgın mısın? Oğlum Ekrem dedin, İmamoğlu’ndan bu hareketi mi bekliyordun? İstanbul’u yeniden aday gösterecek misiniz? Yerel seçimlerde İstanbul ve Ankara’yı kaybederseniz istifa eder miydiniz? Sayın İmamoğlu, gündeme getirdiği değişim tartışmalarıyla ilgili bir internet sitesi de oluşturmuş. Bunun için bir yorumunuz var mı?
Kılıçdaroğlu: Tabii ki İmamoğlu Bey’e kızgın değilim. Aksine İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ndeki performansından çok memnunum; Gururluyum. Aday olarak İmamoğlu Bey’in ismi açıklanınca “Bu ismi nereden aldınız?” diyenlere inat hep birlikte inanarak yürüdük ve İstanbul’u kazandık. Sayın İmamoğlu, kendisine güvenenleri ve kendisine oy veren İstanbulluları çok sevindirdi. Nitekim CHP, İstanbul Büyükşehir Belediyesi için aday aramıyor; Adayımız İmamoğlu Bey. Öte yandan 2024 yerel seçimlerinde 2019 seçimlerine göre çok daha iyi bir sonuç alacağımızı da belirteyim. Kimse şüphe etmesin. Bahsettiğiniz siteyi ve Sayın Bakanımızın oluşturduğu benzer çalışmaları partimizin ve ülkemizin her türlü çabasını değerli buluyorum.
– Yalçın Bayer: Cumhuriyeti kuran CHP’nin ‘sol’ bir parti olup olmadığı konusundaki net duruşunuzu ortaya koyabilir misiniz? Yoksa aslını tamamen inkar mı ediyorsunuz? CHP’yi ‘helal’ ederek başka bir ‘iş’ mi yapmak istiyorsunuz? Bu nedir?
Kılıçdaroğlu: Partimin solculuğunu, milliyetçiliğini, vatanseverliğini tartışmıyorum. Atatürk’ün siyaset masasında çok milliyetçiler, çok solcular vardı; Liberal azınlıkların yanı sıra muhafazakar kanaat önderleri de vardı. Bu sofrayı kurduğu, bu sofradan vatan yarattığı için Atatürk olmuştur. Atatürk Sivas’ta, Samsun’da, Diyarbakır’da sadece kendi görüşündeki insanlarla mı yaşadı sanıyorsun? Hayatın her alanında ve herkes için hak, hukuk ve adaletin hakim olması için çalışıyoruz. Farklılıklarımızı bir grup insanı zenginleştirmek için silah olarak kullanan Saray çetesine karşı bunu siyasi bir hareket haline getiriyorsunuz. 25 milyon insan el ele veriyor. Atatürk’ün yaptığı gibi CHP’yi özüne döndürerek, Sivas’ı, Samsun’u, Diyarbakır’ı, Sakarya’yı soframıza katarak yürüyorum.
-Sefer Levent: Son dönemde Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne üyelik süreci yeniden gündemdeydi. Bu süreç ekonomimizi nasıl etkiler?
Kılıçdaroğlu: AB’ye üye olursak veya üyelik sürecini ilerletirsek tabii ki katkısı büyük olur ama Erdoğan’ın AB’ye girmek istediğini düşünmüyorum. AB’ye girebilmeniz için gazeteciler, siyasetçiler, iş adamları, hükümet karşıtı hiç kimse tutuklanmamalı; Erdoğan bunu göze alamaz. Yargı bağımsız olmalıdır; Erdoğan bağımsız yargı istemiyor. Ekonominin şeffaf olması gerekiyor; Erdoğan istemiyor. Medya bağımsız olmalıdır; Erdoğan medyayı bağımsız bırakamaz. AB’ye girmek için ülkede çoğulculuk olmalı; Erdoğan, bırakın çoğulculuğu, en ufak bir muhalefete tahammül edemiyor. Bugün, 2016’da, Türkiye tarihinde AB’ye en yakın olduğu dönemde konuşmalarına aldanmayın, ‘Ey AB, siz gidin, biz gidelim’ dedi; Yarın yine aynı şeyi söyleyecek.
– Uğur Meleke: Dünyanın hiçbir yerinde üst üste 10 kez mağlup olan teknik direktör 11. maçına çıkmayacak. İstifa davetlerine ne dersiniz?
Kılıçdaroğlu: Galatasaray’ın, Fenerbahçe’nin, Beşiktaş’ın, Trabzonspor’un teknik direktörü olarak birisini yenmek gibi bir derdim yok; Aksine taraftarları bir araya getirmeye çalışıyorum. Rakip taraftarların el ele tutuşmasını, vedalaşmasını ve derbileri el ele izlemesini sağlamaya çalışıyorum. Ve bunları yaparken de sermaye, medya gücü, profesyonel sosyal medya casusları, fabrikasyon meclis grupları vs. olan bir yapıyla mücadele ediyorum. 10 cephede yaralanan komutan savaşa devam edecek mi? Evet, yapabilir/gerekir. CHP Genel Lideri olmasam da denemekten asla vazgeçmeyeceğim.
– Uğur Vardan: Hayatınıza ve siyaset mesleğinize dönüp baktığınızda, bu hikayeyi en iyi anlatan sinema sizce hangisi?
Kılıçdaroğlu: Öncelikle sinema eleştirmeniniz benim için çok değerli. Sinemaya çok sık gitmesem de yeni vizyona giren sinemalarla ilgili değerlendirmelerinizi dikkatle takip etmeye çalışıyorum. Sorunuza gelecek olursam; Çok kişisel bir durum olacağı düşüncesiyle bu soruyu cevaplamayalım. anlayışınıza sığınıyorum. Ama şunu söyleyebilirim. Nuri Bilge Ceylan’ın sinemasını çok beğeniyorum. Özellikle TRT 2’nin dünya sinemasından örneklere yer verdiği sinema kuşağını kaçırmamaya çalışıyorum. Lütfi Ömer Akad’ın “Gelin-Düğün-Diyet” üçlemesi benim için çok değerli. (KAYNAK)